1 KONU - Tarih ve Zaman
- Geçmişi, Bizim İçin Günümüze Taşıyan Tarih Bilimi
Pozitif bilimler deneyselliğe dayanır. Tarihsel olaylar her zaman deneysel olaylar gibi laboratuvar verileri gibi aynı sonuca ulaşmaz. Bu yüzden her olay; yaşandığı dönem, yer ve yaşayan kişilerle kendi özel koşullarına sahiptir. Tarihsel olaylarda tekrar yoktur. Ancak tarihçiler ve pozitif bilimciler aradıkları cevapları bulmak adına ortak bilimlerden yararlanırlar.
- Tarihe Yardım Eden Bilimler
Coğrafya: Olayın geçtiği yerin fiziki özelliklerini açıklar.
Diplomasi: Toplumlar arasında her türlü siyasi ilişki, savaş, anlaşma metinler, ferman ve beratlar üzerinden tarihe yardım eder.
Arkeoloji: Toprak ve suyun altında kalan eski belgeleri bularak tarihe yardımcı olur.
Heraldik: Resmi belgelerde bulunan mühür, arma ve özel işaretleri inceler.
Etnografya: Toplumların örf, adet ve geleneklerini inceler.
Antropoloji: Irklarla ilgili çalışmalar yapar.
Paleografya: Eski alfabeleri okumaya yarar.
Filoloji: Dillerin tarihi, gelişimi, değişimi ve diller arasında ilişkileri inceler.
Epigrafi: Taş, mermer, metal gibi sert cisimlere kazınan yazıları inceler.
Nümizmatik: Eski paraları inceler.
Papiroloji: Kağıtların türlerini tanıyarak belgelerin zamanını ortaya çıkarır.
Adroponomi: Kişi adlarını inceler.
Mitoloji: Söylenen ya da duyulan inanç içeriklerini din bağlamında inceler.
Arkeometre: Karbon 14 gibi tarihsel eşyaların yaşını belirler.
Toponomi: Yerleşim yerlerinin doğal yapısı ile ilgilenir.
Tarih Öğrenmenin Çok Yönlü Yararları
Tarih toplumun hafızasıdır. İnsanlığın nereden nereye gittiğini gösterir. Geçmişteki deneyimler sayesinde geleceği güvenli ve doğru ulaşmayı sağlar. Yeni nesiller kimlik oluşumunda tarihe ve kültüre başvurur. Nesiller önce ailede plansız ama bilinçli şekilde, daha sonra da okulda tarihi değerleri öğrenirler. Tarih bilgisine sahip bireylerde ait olma ve ortak sevinç kavramı oluşur. Böylece birey kendini bir toplumun değerli üyesi gibi hisseder.
Tarih okuyan kişiler bağlı olduğu toplumun yapısını öğrenir. Böylece tarih ortak üzüntülere yol açar. Kökü geçmişe dayanan ve yüzü gelecek olan ortam yaşama isteği uyandırır. Ulaşılacak ortak hedefleri belirler. Devletlerarası ilişkilerde de belirleyici rol oynar. Milletler plan yaparken değerlendirme aşamasında geçmişte yaşadığı olayları inceleyerek tarih bilincine başvurur. Böylece tarihsel veriler milletin kar ve zarar hesabı yapmasını sağlar. Tarihi olayları değerlendirirken kendi döneminde değerlendirmek gerekir. Yıllar önce olan bir olay bugünün bakış açısı içinde değerlendirilirse bu durum yanlış olur.
2 KONU - Türklerin Kullandığı Takvimler
12 Hayvanlı Türk Takvimi: 12 hayvanlı Türk takvimi güneş yılına göre düzenlenmiştir. Türklerin ilk kullandığı takvimdir ve milli takvimleridir. Bu takvim on iki yılda bir devir yapar ve yıllar hayvan adlarıyla tanımlanır.
Hicri Takvim: Türkler İslam2 kabul ettikten sonra kullanmaya başlamıştır. Bu takvimde Hz. Muhammet’in göç ettiği 622 yılı başlangıç olarak kabul edilir.
Celali Takvimi: Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın emriyle Ömer Hayyam’ın başkanlık ettiği astronomi heyeti tarafından hazırlandı. Başlangıç olarak 15 Mart 1079 tarihi kabul edilerek güneş yılına göre düzenlendi.
İlhanlı Takvimi: Hindistan’da kurulan Türk devletleri ile İlhanlı hükümdarı Gazan Han zamanında Celali takvimi üzerinde bazı değişiklikler yaparak yeni bir takvim oluşturulmuştur.
Rumi Takvim: Osmanlı Devleti mali işlerini düzenlemek için kullanmıştır. Güneş yılına göre hesaplanan takvimde bir yıl 365 gün 6 saattir. 1839 yılından itibaren mart ayı mali yılbaşı kabul edilir. Miladi takvimle arasında 584 yıl fark bulunur.
Miladi Takvim: Günümüzde dünyada en yaygın olarak kullanılan takvimdir. Bir yıl 365 gün 6 saattir. Başlangıcı ise Hz. İsa’nın doğumundan bir hafta sonrası olan 1 Ocak kabul edilir. Kökeni Mısır kavmine dayanan takvimi Romalılar geliştirmiş, Papa 13. Gregorious son şeklini vermiştir. BU yüzden Gregoryen takvimi de denir. Ülkemizde 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren kullanılmaya başladı.
ÜNİTE 2 - ANADOLU’DA İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ
1 KONU - Anadolu’da Yaşamın İlk Dönemleri
- Anadolu’nun Elverişli Coğrafi Yapısı Ve Buzul Çağı Sonrasında Hayat
Anadolu tarih öncesi Ara Taş Çağı’na girdiğinde topraklar tarıma elverişli hale geldi. İnsanlar toplayıcılıktan küçük köylerinde tarım ve hayvancılığa başladı. Kullandıkları aletleri küçülttüler. Daha sonra ziraat ve hayvancılığa geçmelerine rağmen eşyalarını taştan yaptılar. Yemek kabı, süs eşyası, gerdanlık, av silahları taştan yapıldı. Bu dönemde yerleşim olan Çayönü küçük bir dere kenarında kurulan köylerden biridir. İnsanlığın ilk dönemlerinde Anadolu halkı taş temeller üzerinde kerpiçten konutlarda barınıyordu. Günlük hayatta obsidyen ve çakmak taşından yapılan kesici aletler ile taş tabak, havan ve değişik ev eşyaları kullandılar. Buğday yetiştirerek un ve ekmek yapmayı bilen Anadolu insanı, dünyada ilk defa Ergani’de bakır madenini işlediler. Bu madenden küpe ve yüzükler yaptılar. Çayönü sakinleri koyun ve keçiyi evcilleştirdi. Köpekleri de vardı.
Bir başka yer olan Konya Çumra ilçesinin 10 km güneydoğusunda Çarşamba suyunun doğu ve batısında yer alan Çatalhöyük’te insanlık tarihinin birçok ilki yaşandı. Burada insanlar taş temelli kerpiç evlerin üstünü ahşap, saz ve toprakla örttü. Evde odaların yanlarında topraktan sekiler yapıldı ve ölüler bu sekilere gömüldü. Evlerine çatıdan giriyorlardı. Evleri yan yana bitişik şekildeydi ve odaların içine merdivenle iniliyordu. Odalar arasında eğilerek geçilecek dar geçitler bulunuyordu. Ortalama ömrün 25 ile 30 yıl olduğu Çatalhöyük’te nüfus 8 bin kadardı. Bu yüzden birçok araştırmacı Çatalhöyük’ü dünyanın ilk caddesiz kenti olarak kabul etti.
- Yazının İcadından Önceki Zamanların Kültür Öğeleri
Efsaneler oldukça eski hikayelerdir ancak mit değillerdir. Onlardan sonra ortaya çıkarlar. Konuları bir olay, tarihi ya da dini kişi, inanış veya belli bir yer olan efsaneleri anlatan ve dinleyenler bu olayların doğru olduğuna inanır. Efsane kahramanlarının olağanüstü güçleri bulunur. Ancak tanrısal özellikleri yoktur ve düz konuşma diliyle anlatılır.
2 KONU - Yazının İcadı
- İnsanlık Tarihinde Yazının Yarattığı Değişimler
Mısır uygarlığında devlet yönetiminde yazıcılık önemli bir meslektir. Bu meslekle uğraşan yazıcıları yetiştiren okullara Hayat Evi adı verilirdi. Yazıcılar devlet yönetiminde büyük sırlarla karşılaştıkları için kendilerine Sırların şefi derlerdi. Mısır’da yazı, memurların firavun adına halkın üretimini kayıt altına almalarıyla başlamıştı. Ürün sarayın ambarına konurdu. Yazı Mısır’da köylü ve üreticiler ile okuma yazma ve hesap bilenler şeklinde iki sınıfın ortaya çıkmasına yol açmıştır.
- Eski Çağ Kadim Bilimlerinin Modern Zamanlar Bilimlerinden Farklılıkları
Mısır’da Bilim: Mısır’da tanrı Toth bilimin kurucusudur. Kralın yardımcısı rahiplerin elinde önce sihir kökenli uygulamalar varken zamanla hekimliğe dönerek tıpta gelişmelerin öncüsü olmuştur. Bu süreçte mumyalamada da uzmanlık artmıştır. Nil Nehri taşkınlarının zararından korunmak ihtiyaç ve zorunluluğa dayalı olarak aritmetik ve geometri ile birlikte astronomi bilimi de gelişmiştir.
Mezopotamya’da Bilim: Burada da rahipler tarafından kurulan ve Sümer okullarında okuma yazma dışında teoloji, botanik, zooloji, coğrafya ve matematik dersleri okutuluyordu. Bilimde Akad dilini kullanan Sümerler Zigguratların en tepesini gökyüzünü göstermek amacıyla kullanmıştır. Ziguratlar tanrıya giden yolu temsil eden kainatın simgesiydiler.
Hindistan’da Bilim: Geometri, cebir ve tıp belli bir gelişim göstermiştir. Amaç hava, su, ateş ve topraktan oluşan dünyayı anlamaktır.
Yunanistan’da Bilim: Bilime, felsefeyle birlikte anlam verilmiştir. Yunan bilim felsefesi, bilimden yarar gözetmeden sadece evreni ve özünü kavramak ihtiyacı taşıyan bir düşünceye sahipti. Tabiatı, tabiatta olup biteni, tabiattaki varlık türlerini mitik ve dini inanış ve değerler alanından çıkarak insanın yetenek ve gücüne dayanarak anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu olgu ilk kez Batı Anadolu’da Thales ile başlar. Thales’in çalışmaları İyonya Okulu adını alır ve Batı biliminin kaynağını oluşturur. Buradaki düşünürler doğayı ilkeleri ve nedenleri ile incelemeye çalışır ve akıl yürütme, gözlem ile deney gibi bilimsel yöntemleri de göz önünde tutmaya çalışırlar.
3 KONU - İlk Çağ'ın Medeniyet Havzaları
- İlk Çağ Medeniyetleri Tarih Şeridi
- Sümerler’in yazıyı bulması (MÖ 2.300)
- Kadeş Savaşı (MÖ 1.296)
- Anadolu’da yazının kullanılmaya başlanması (MÖ 1.900)
- Truva Savaşları (MÖ 1.260-1.250)
- Roma’nın kurulması (MÖ 753)
- İskender İmparatorluğu’nun yıkılması (MÖ 323)
- İskender İmparatorluğu’nun kurulması (MÖ 359)
- Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlığın resmi din hâline gelmesi (330)
- Batı Roma’nın yıkılışı (476)
- Urgakina Yasaları’nın çıkarılması (MÖ 2.375)
- Kadeş Anlaşması (MÖ 1.280)
- İlk Olimpiyatlar (M 776)
- Pers İmparatorluğu’nun kurulması (MÖ 550)
- Milano Fermanı (313)
- Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması (395)
- Batı Roma’nın Yıkılışı (476)
- İlk Çağ’ın Önemli Medeniyet Havzaları
Asurlular: Kütüphanecilik ve kara ticareti ile uygarlığa katkıda bulundular.
Babiller: Hammurabi kanunlarıyla ve mimari eserlerle uygarlığa katkıda bulundular.
Akadlar: İlk düzenli ordu ve ilk merkezi imparatorluğu kurdular.
Sümerler: Çivi yazısı, Ay takvimi ve matematik ile uygarlığa katkıda bulundular.
Anadolu Uygarlıkları
Frigler: Halılar, kilim dokumacılığı, hayvan hikayeleriyle uygarlığa katkıda bulundular.
İyonya: Bilim ve sanat dalında özgür düşünceni gelişimi ve bilimin dinden bağımsız gelişmesini sağladılar.
Lidyalılar: İlk para, bankacılık sistemi ve Kral Yolu ile uygarlığa katkıda bulundular.
Hititler: İlk medeni hukuk, ilk yazılı anlaşma olan Kadeş Anlaşmasını, Anal denen yıllıkları kazandırdılar.
Mısır Uygarlığı
Mısırlılar: Resim yazısı, güneş takvimi, tıp, mimari, eczacılık ve papirüsle uygarlığa katkıda bulundular.
İran Uygarlığı
Medler- Persler: İlk satraplık, idare etme tarzı, ilk posta teşkilatı, ilk istihbarat örgütünü kurdular.
Çin ve Hint Uygarlıkları
Hint: Tapınak ve saraylarıyla uygarlığa katkıda bulundular. Kast sistemi millet olgusu oluşmasını engelledi.
Çin: Çin seddi ve tapınaklar, kağıt, matbaa, barut, pusula, seramik, ipek ve İpek Ticaret Yolu ile uygarlığa katkıda bulundular.
Doğu Akdeniz Uygarlıkları
Miken: Mikan Şatosu ile uygarlığa katkıda bulundular.
Girit: Knossos Sarayı ile iz bıraktılar.
Fenikeliler: Ahşap ve cam işletmeciliğinde uygarlığa katkıda bulundular.
İbraniler: Mescit-i Aksa ve Hz. Süleyman Mabedi ile uygarlığa katkıda bulundular.
4 KONU - Coğrafya ve İklimin İnsanlığa Etkileri İnsanın geçmişi, tabiat mücadelesi, sosyal ilişkileri ve inançlarını öğrenmek geçmişten günümüze ulaşan izlerin incelenmesine bağlıdır. Bunun için yerleşim yerleri, konar göçer yaşam alanları, tapınak ve mezarlardan çok sayıda buluntu elde edilir. buluntulardan elde edilecek bilgiler son derece önemlidir. O dönede yapılan aletler bugüne ışık tutar. Çok uzun yıllar önce iklim şartları insan yaşamına elverişli değildi. Buzullar eridikçe ılıman kuşaklar oluştu ve doğal çevre insan yaşamına uygun hale geldi.
5 KONU - İlk Çağ’ın Tüccar Kavimleri İlk Çağdan beri toplumlar arasında, kendinden olmayanı olandan sağlamak adına ticaret yapıldı. Daha önce yakın yerleşim yerleri arasında olan ticaret daha sonra uzak bölgelere doğru gelişti. Bu yüzden ticaret konusunda öne çıkan bazı kavimler oldu.
Asurlular
- Ticaretle uğraşmışlardır. Kral ticaret yolunu kullanarak Anadolu’da Karum adı verilen ticaret kolonilerini kurdular.
- Kolonileri aracılığı Anadolu’ya yazı ile tanıştı.
- Başkent Ninova’da ilk kütüphaneyi kurdular.
- Arşivcilik alanında geliştiler.
- Nemrut Tapınağı’ndaki aslan heykelleri ve Kayseri Kültepe’de bulunan tabletleri ile de tanınırlar.
Fenikeliler
- Uğraş alanları ticarettir. Giremedikleri Batı Anadolu kıyıları hariç Akdeniz kıyılarında kurdukları Kolonileri ile ülkeleri arasında kültürel etkileşim sağladılar. Afrika kolonileri arasında en ünlüsü Kartaca’dır.
- 22 harften oluşan Fenike alfabesini geliştirdiler. Alfabeleri günümüz alfabesinin temelini oluşturur.
- Uygarlığa, cam ve boyayı da hediye ettiler. Deniz kabukları kırmızısına boyanmış kumaşları servet değerindeydi.
Lidyalılar
- Kara ticaretinde uzman olup, Sard’dan başlayarak Mezopotamya’ya kadar uzanan Kral Yolu, Lidyalıların kazandırdığı değerlerdir.
- Takasa dayalı ekonomiden paraya dayalı bir ekonomiye geçişi temin ettiler. Ücretli askerlerden oluşan savunma sistemleri yıkılmalarına yol açtı.
6 KONU - Siyasi Güç ve Siyasi Organizasyon Türleri
- A) Siyasi Organizasyonlar
- Polis Devleti, Oligarşi, Tiranlık Ve Demokrasi
Klanda otorite uzun süre topluma yayıldı. Daha sonra da klanın simgesini taşıyan tek bir insanda yoğunlaştı. Otoritede ortaya çıkan değişim sonunda korku, hayranlık duyulan güç ya da olayı temsil eden sembol tanrı, insan şef haline geldi. Daha sonra gücün bu şefte birleşmesiyle oğulları da daha sonra yönetime devam ettiler. Böylece her klanın bir tanrısı doğdu. Kral toprak mülkiyetini aile bireyler, dostlar, rahipleri ve hizmetkarlarına bıraktı ve çevrede onu destekleyen bir topluluk oluşturdu. Daha sonra bu sisteme varisleri de sürdürdü. Daha sonra bu durum da babadan oğula geçecek mevki ve otoriteleri garanti altına aldı.
ÜNİTE 3 - SÜRPRİZLERLE DOLU ORTA ÇAĞ
- Orta Çağ’daki Başlıca Siyasi Gelişmelere Ait Tarih Şeridi
- Sasani Devleti’nin yıkılması (651)
- Vizigot Krallığı’nın sona ermesi (711)
- İslamiyet’in Hindistan’da yayılmaya başlaması (1000)
- Katolik- Ortodoks bölünmesi (1054)
- Moğol İmparatorluğu’nun kurulması (1196)
- Magna Carta (1215)
- Moğol İmparatorluğu’nu parçalanması (1227)
- İngiltere’de parlamenter sisteme geçilmesi (1295)
- Yüzyıl Savaşları (1337-1453)
- Veba Salgını(1347-1351)
Orta Çağ’da Siyasi Yapılar Ve Aralarındaki Farklılıklar
- Soy/Hanedana Dayalı Krallıklar
- Kilise ve Papalık
- Avrupa’da Feodalizm
2 KONU - Orta Çağ'da Ekonomik Faaliyetler
Vergi Toplamasında Azalma: Roma İmparatorluğu kentleri, pazarların, değiş tokuş merkezlerinin merkezi olarak uzun mesafeli ticaretin odak noktasıydı. Kentler de kendi arazileri olan özerk bölgelerdi ve vergi aktarımından sorumluydular. Anca az varlıklı kişiler ağır vergi yükünden kurtulmak için isyan etti ve vergi tahsilinde azalma oldu.
İlk Özgür Ve Örgütlü Kentler: Kentlerde zenginlerin başta olduğu sosyal tabakalaşma oldu. Kent tüccarları arasında küçük kent vatanseverliği gelişti. Böylece kentlerde kazanç, iş ahlakı, temizlik ve düzen duygusuna odaklı değerler ortaya çıktı. Kent sakinleri şehirlerine önem verdiler. Daha sonra bununla beraber Avrupa’da kentler kent meclisine sahip oldu ve ilk özgür ve örgütlü kentler kuruldu.
Paranın Feodalizmi Zayıflatması: Avrupa burjuvası güçlenirken feodalite çökmeye başladı. Kentler soylular için ihtiyaç karşılama merkezi oldular. Bu yüzden tüm ihtiyaçlar kentlerde satılmaya başladı. Daha önce tüm ihtiyaçlar feodal sistemde parasız temin edilen ürünler için para temel ihtiyaç oldu. Parasız olan feodaller zayıflamaya başladı. Böylece sistemi zaman içinde zayıfladılar. Nakit ihtiyaçlarını burjuvadan karşılarken giderek daha kötü hale geldiler.
Parlamenter Sisteme Geçiş: Feodalite yıkım sürecine girince derebeylerinin krallarla olan savaşında ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Din adamları ve baronlar krallara karşı kazanmak için ittifak kurarak ayaklandı. Böylece çoğulcu siyasal kurumların temeli oldu. İngiltere ticaret ve sanayiye dayalı bir imparatorluk olmaya başladı.
Yeni Toplumsal Sınıflar Ve Sorunlar: Avrupa’da büyük kentlerde esnaf birlikleri örgütlendi. Ancak işçilerin bir teşkilatı yoktu. Bu yüzden işçiler arada şiddete başvuruyordu. Daha sonra işçiler emeğinden başka vasıtası olmayan bir sınıf olarak doğdu. Daha sonra grevler ortaya çıktı. İşsizlik fakirliği ve kötülü getirdi. Böylece kent atmosferi bozuldu. Zengin, özgür ve güvenli büyük kentlerde yeni toplumsal sınıf ve sorunları ortaya çıkardı. Birçok isyan ve gerilim yaşandı.
3 KONU - Orta Çağ Avrupa’sında Hukuk
Roma Hukuku
Aile Hukuku: Kişiler evli olduklarını önceden yaptıkları drahoma adlı sözleşmeyle kilise görevlisi önünde evlenme irade beyanıyla ispat ederler. Çocuğun evlilik sırasında doğumu soyun sıhhati için yeterli olmaz. Babanın doğumdan sonra kendisine gösterilen çocuğu kabule etmesi gerekir. Aksi halde çocuk sahipsiz kalarak evden atılabilir ya da öldürülebilir.
Ceza Hukuku: Bir kişi diğerinin bedenine zarar verirse ya da hırsızlık yaparsa zarar gören kişi zararın telafisini isteyebilir ve tazminat alabilirdi. Tazminat dışında işlenen suça karşı ceza isteme hakkı yoktu. Cezayı talep etme hakkı devlete aitti. Başkalarının sağlığını kötü etkileyen sihir ve büyü, bakasına ait ürünün kötü olması için edilen duaların cezası ölümdü.